Sâbit altı yaşında, artık aklı başında;
Sevgili bir yavrudur, ana babasının gözünde.
Bir o kadar da sevimlidir, oynar, muziptir;
Neşeli şeyler, komiklikler bulur çıkarır.
Anlayışı çoktur, zekidir; az bulunur onun gibisi,
Herşeyi sorar, bu nedir, neden böyle?
Sâbit sorar merak ederek herşeyi tek tek,
Babası annesi cevap verir dikkate alarak.
Bırgün Sâbit, görür görmez babasını,
"Baba, der ne zaman alacaksın bana elifbayı?"
Bana okumayı öğret, okumam gerek benim,
Kendim okuyayım kitabımı, söyleyeyim şarkımı da kendim.
Babası şaşırır, koşar hemen kitapçıya,
Alıp gelir "Armağan" adlı bir elifbayı.
"Öğrenme yolunda ilk adımıdır" diye çalıştırır Sâbıt’i,
Kuş yavrusunun atılması gibi yeme, Sâbit, okumaya verir bütün ilgisini.
Bu elif, bu ba, bu harf, cim, bu da ta,
Şu, dal harfidir, bu harf zat, şu da, ta.
Sâbit dalar dersine, unutarak oyunu,
Okumağa çalışır "Armağan"ı, bilmez geceyi, gündüzü.
Babasının aldığı kitap pek hoşuna gider,
Çarçabuk öğrenir, bütün harfleri.
Birgün çay içtikleri sırada, Sâbit okumaya başlar,
Babası ile annesi, şaşkınlıktan donup kalır.
Heceleyerek okur küçücük yavrucak,
"Bu e-lif-ba, armağanıdır, Haritonov Baha’nın".
Şaşırır, annesi, okuyunca bebeği,
Oturma odasında sevinçle gülümser babası.
Görmelisiniz annesini: Kucaklayarak bebeğini,
Defalarca öper yanaklarını, gözünü ve kaşını.
(1912)
Çevirmen: Dr. Fatma Őzkan
(Чыганак/Источник: Abdullah Tukay’in şiirleri. — Çevirmen Dr. Fatma Őzkan. — Türk Kültürünü Araştirma Enstitüsü, 1994).