Bugün bir saray açtı ahali,
Güzeldir, kıymeti büyük; azdır benzeri.
Çay ve yemek takımlarının duruşu güzeldir;
İnciler gibi muntazam dizilmiştir.
Serilmiş yerlere süslü halılar;
Her tarafı bezenmiş, üstleri ve altları.
Süslenmiş her taraf aynalarla;
Duvarda parlıyor kandiller.
Kandillerin ışığı benzer aya,
Parlaklığı ile benzer "Yıldız Sarayı"na.
Masasında durur çeşitli gazeteler,
Herbirisi bizim durumumuzla ilgili.
Dolaşır etrafta Vildan gibi gençler,
Ne emrederse yerine getirir bu gençler.
Ellerinde onların şerbetleri var,
Yel gibi sür’atli yürüyüşleri var.
Güzeldir her tarafı, gayretle edilmiş imar,
Eğer görseydi, kalırdı hayrette fağfur.
Bu misafirhane, oldu şehirden üstün,
Değil misafire, ulu şahlara lâyık.
Budur sevinç veren dertli gönüllere;
Gönlü şad olmayan gitsin kulübeye.
Açılmış yeni güller, bölümler güllü,
Misafirler için özel odalar var.
Cihanda eşi nadir bir kulüptür,
Cana sevinç ve kalplere nurdur.
Aynı dilekle toplanan dertli cemaat
Çıkarak meydana, icra ettiler sanat.
Çalışıp, sarf ederek çok paralar,
Bularak türlü tedbir ve çareler.
Azmetse neler yapmaz bu millet!
Teşebbüs yokluğu, milletin hastalığıdır.
Devam etsin, çok yaşasın bu bostan,
Olsun dillerde şöhretli destan.
Ne kadar methetsem, kâfi değildir,
Durmadan methetmeğe meylim vardır.
Onu methetmemiz sonsuzdur,
Kalem sanki onu metheden arslandır.
(1905)
Çevirmen: Dr. Fatma Őzkan
(Чыганак/Источник: Abdullah Tukay’in şiirleri. — Çevirmen Dr. Fatma Őzkan. — Türk Kültürünü Araştirma Enstitüsü, 1994).