ТАТ РУС ENG

ÜNLÜ TATAR ŞAİRİ ABDULLAH TUKAY’I ANMA GECESİ’NİN DÜŞÜNDÜRDÜKLERİ

 


2011 yılı Türk Kültürü Teşkilatı Türksoy tarafından “Abdullah Tukay Yılı” olarak ilan edilmiştir. Doğumunun 125.yıldönümünde ünlü Tatar şairi Abdullah Tukay ( Tatar Türkçesinde Gabdulla Tukay’dır) Türkiye’de ve tüm Türk Dünyası’nda çeşitli etkinliklerle anılmaktadır. 27 yıllık kısacık ömründe büyük bir miras bırakan Tukay’ın (1886–1913) acıklı hayat hikâyesi, Kazan Tatarlarının da yazgısını yansıtmaktadır. Daha dört buçuk aylıkken babasını kaybeden Tukay, 1890 yılının 30 Ocak tarihinde annesini de kaybetmiş ve öksüz kalmıştır. Tükay’ın annesi Memdüde, öldüğünde henüz 25 yaşında olmuştur. Kendisi de fakir olan dedesinin yanına sığınan küçük Tukay burada da “fazlalık” olarak görülmüştür. Daha sonra Kazan’a gönderilen geleceğin ünlü şairi besleme olarak bir aileye verilmiştir. Aile ona iyi bakmış, fakat aksilik işte, Tukay’ı alan aile hastalanmış ve onu tekrar dedesinin yanına Öçile köyüne yollamışlardır. Tukay’ın bundan sonraki yılları da oradan buraya savrularak geçmiştir. Arça bölgesinin Kırlay köyü – Cayek – Uralsk – Kazan gibi yerlerde yaşamak zorunda kalan Tukay hatıralarını “İsemde Kalgannar” (Aklımda Kalanlar) adlı kitabında yazmıştır. Abdullah Tukay şair olmanın yanı sıra dil, edebiyat, siyasetle ilgili yazılar da yazmıştır. Tatar halkının inkıraza doğru sürüklendiğini hisseden şair son nefesine kadar milleti için mücadele vermekten vazgeçmemiştir. Halkın bağrından çıkan Abdullah Tukay gerçek anlamda bir halk şairidir. Rus zulmü altında ezilen Tatar milletinin yoksulluğunu da, acı kaderini de bizzat kendisi yaşamış, Tatar hayat okulunda birçok şeyleri öğrenmiştir geleceğin ünlü şairi. Abdullah Tukay, hiç kimsenin karşısında boyun eğmeden, eğilip bükülmeden düşüncelerini açık bir şekilde dile getirebilen kırılmaz bir kalemdir.

Türksoy’un 2011 yılını “Abdullah Tukay Yılı” ilan etmesinin etkinlikleri çerçevesinde 26 Mayıs 2011 tarihinde Türkiye’nin başkenti Ankara’da “Tukay’ı Anma Gecesi” düzenlenmiştir. Ankara’nın Emek Mahallesi’nde “Kazan Tatarları Kültür ve Yardımlaşma Deeği” bulunan sokağa daha önce Abdullah Tukay’ın adı verilmişti. Bu sefer Tukay sokağının cadde ile kesiştiği noktaya Tukay’ın bronz büstü dikilmiştir. Tukay büstünü Kazan Tatarları Deeği’nin bulunduğu alana dikme isteği alanın şahsa ait olduğu gerekçesiyle reddedilmiştir. Onun için büst deeğin az ilerisine dikilmiştir.      

“Tukay’ı Anma Gecesi” Ankara Devlet Opera ve Bale binasında, Haybrahmanova Sufiya Kamayevna başkanlığında Tataristan’ın başkenti Kazan’da faaliyet gösteren Turan Art’ın El Sanatları sergi açılışı ile devam etti. Sergide, Tatar milli işlemeleriyle bezenmiş şapkalar (kalfak, tübetey), el çantaları, kemerler, ayakkabılar (çitek), hediyelik eşyalar göz kamaştırıyordu. Aynı zamanda bir kitap tanıtım standı da kurulmuştu. Tataristan’da yayınlanan bir birinden güzel köşe kâğıda basılı olan bu kitapların birçoğunun Rus dilinde olması gözlerden kaçmıyordu. Misafirlere Tatar tatlısı çekçek ikram edildi. Tataristan’dan gelen görevlilerin aralarında Rusça konuşması tuhaftı doğrusu. Tatar Kültürünü tanıtmaya gelenlerin Rus olması veya Tatarca bilmeyenlerden seçilmesi ayrı bir konudur.

Daha sonra konser salonuna geçildi, Tataristan Devlet Müzik ve Dans Topluluğu ve Tataristan’ın ünlü sanatçılarının katılımıyla gala konser sunulacaktı. Programa göre, Tukay şiirleri, Tukay şiirlerinden besteler, Tatar Halk Dansları gösterileri sergilenecekti. Tüm sanatçıların katılımıyla gerçekleştirilen “Hürriyet” kompozisyonundan sonra açılış konuşmaları yapıldı. Türksoy Genel Sekreteri Düsen Kaseinov ilk kürsüye çıkan isimdi. O, 2011 yılının Türksoy tarafından Abdullah Tukay Yılı ilan edildiğini söyleyerek, bu çerçevede birçok etkinliğin düzenlendiğini ve yılsonuna kadar düzenlenmeye devam edileceğini belirtti. Kaseinov, amacımız Tukay’ı ve Tatar Kültürünü tüm dünya tanıtmaktır, dedi. Konuşma sırası Tataristan Devlet Konseyi Başkanı Ferit Möhemmetşin’e geldiğinde, o önce katılımcıları Tatarca selamladı ve daha sonra konuşmasına Rusça devam etti. Tataristan Devlet Konseyi Başkanının konuşmasını Rus dilinde yapması, bende (ve eminim ki, milli ruhlu olan herkeste de) büyük bir şaşkınlık yarattı. Tam bir hayal kırıklığıydı. “Tatarca konuşsanız!” diye seslendim arka sıralardan, fakat sesimi duyan olmadı. Tataristan’ın 1992 yılında kabul edilen kendi Anayasası vardır ve bu anayasa gereği Tataristan’ın resmi dili Tatar dilidir. Bir kere Tataristan Devlet Konseyi Başkanı Rusça kime hitap ediyordu ki? Kardeş Türk halkı Rusçadan ziyade Tatarcayı daha kolay anlardı. Salonda Rusya Ankara Büyükelçisi İvanovskiy dışında Rus yoktu ki, olsa bile burası Rusya değil de Türkiye Cumhuriyeti’dir. Tataristan Devlet Konseyi Başkanı’nın konuşması hiç kuşku yok ki, Rusya Büyükelçisine ithaf edilmişti. Rus dilinde yapılan bu konuşma milli ruhlu olan herkesin sırtına saptanan bir bıçaktı ve Rus zulmünü resmi olarak kabullenmek, Rus zulmüne boyun eğmekti.

Açılış konuşmalarından sonra konsere devam edildi. Tataristan’dan gelen 100 kişilik heyet içinde konser vermek için Türkiye’ye gelen Tataristan Devlet Müzik ve Dans Topluluğu da vardı. 1937 yılında kurulan bu topluluk birçok başarıya imza atmıştır. Tataristan Devlet Müzik ve Dans Topluluğu, eski SSCB ve Rusya çapındaki birçok yarışmada ödül kazanmanın yanı sıra Tunus’ta düzenlenen Uluslararası Folklor Festivali, Fransa’da 43.Milletlerarası Festival ödüllerine de layık görülmüştür. Ayrıca Tataristan’ın “Abdullah Tukay Devlet Ödülü” ve “Halklar Dostluğu Devlet Nişanı” ödüllerini almaya hak kazanmıştır. Topluluğun amacı Tatar milli kültür ve geleneklerini toplamak ve tanıtmaktır. Tataristan Devlet Müzik ve Dans Topluluğu’nun dışında “ Abdullah Tukay’ı Anma Gecesine”  Röstem Valeyev, Aygöl Heyri, Artur İslamov, Ruzil Gatin gibi birçok ünlü Tatar sanatçıları da katıldı. Konser, Abdullah Tukay şiirinden Cevder Feyzi tarafından bestelenen   “Bayram Bugün” adlı şarkı ile açıldı ve Tatar Halk türküsü “Ay Bülbülüm” ile devam etti. Tatar Halk Danslarından öekler sergileyen sanatçılar büyük beğeni topladı. Konser güzel gidiyordu ki, akordeon virtüözü Röstem Valeyev çıktı sahneye. Virtüöz arka arkaya Tatar ezgilerini çalarken, o da ne Rus halk türküsü “Kalinka”yı çalmaya başlamasın mı? Şok oldum, Röstem Valeyev gibi sanatçıdan bunu hiç beklemiyordum. Sinek küçüktür ama mide bulandırır, derler ya, tam da öyle oldu. Bundan sonra artık tadı tuzu kalmamıştı konserin. Sonra bir darbe daha geldi, programda “Rus Süitası” adı ile verilen bölümde peş peşe Rus şarkıları ve dansları sergilendi… Şimdi bu Rus şarkı ve dansları ile Tukay’ın ne alakası var? Amaç Tukay’ı ve Tatar Kültürü’nü tanıtmak değil miydi? Ünlü Tatar şairi Abdullah Tukay’ın arkasına sığınıp Rus propagandası yapılıyordu. Tatar Devlet Müzik ve Dans Topluluğu “Rus Devlet Müzik ve Dans Topluluğuna” dönüşüvermişti. Bu ne perhiz ne lahana turşusu! Konserin nerdeyse yarısını Rus müziği işgal etti. Tatar Şarkıları dinlemeye gelenler Rus Şarkıları dinlemek zorunda kaldı. Rus Müziğini Rusların kendileri de yeteri kadar tanıtıyor, Tatar topluluğuna bunları sıkıştırmanın lüzumu yoktu. Ben yarım yüzyıllık ömrümde bir Rus Müzik Topluluğunun Tatarca Şarkı okuduğunu ne gördüm, ne de duydum… Tukay ve Tatar Kültürü, Tataristan Devlet Konseyi Başkanı’nın Rusça konuşması, Rus şarkılarının çalınması ve Rus danslarının gösterilmesiyle mi tanıtılır? Yazıklar olsun!!! Madem Rusları tanıtacaktın o zaman bir Rus şairinin adı ile tanıtın, Tukay’a dokunmayın, çekin elinizi Tukay’ın üstünden. Tukay şiirlerinden bestelenen o kadar şarkı varken, neden 2 tane beste ile sınırlı kalındı? Ben konsere Tukay’ın “Ellüki”, “Zileylük”, “Teftileü”, “Tugan Awıl”(Doğduğum Köy) gibi şarkılarının çalınacağını umarak gitmiştim, ama ne yazık ki büyük bir hayal kırıklığı yaşadım. 1993 yılında kurulan Türksoy’un (Türk Kültür Sanat Ortak Yönetimi) amacı Türk Dünyası’nın Kültürü’nü ve saygın şahsiyetlerini, onların eserlerini tanıtmaktır ve resmi dili de Türkçedir. Fakat görünen o ki, Türksoy amacının dışında Rus Kültürünü tanıtmakla meşguldür. Rusların Türk Dünyası ile bir bağı yoktur ve asla olamaz. Bu böyle bilinsin! Türksoy eğer Rus Kültürünü tanıtmak istiyorsa adını RUSSOY olarak değiştirip yoluna devam etsin, Türk Dünyası’nın saygın adlarını, Rus ile karıştırarak onları kirletmekten vazgeçsin! Türksoy tarafından yapılan etkinliklerde böyle olaylar ilk kez yaşanmıyor. Tukay yılı etkinlikleri çerçevesinde 27 Şubat – 3 Mart 2011 tarihleri arasında İzmir-Bodrum-Muğla-İstanbul şehirlerinde N.Cihanov’un (Türksoy web sayfasında Cihanov’un soyadı Jiganov olarak yazılmıştır) adını taşıyan Kazan Devlet Konservatuarı Tatar Halk Müzik Orkestrası “Tatarika” konserlerinde de çoğunlukla Rus Müziği çalınmıştır. Bir de Türksoy tarafından yapılan Tatar milli bayramı SABANTUY da Rus bayrağının gölgesi altında, Rusça konuşmalar, Rus şarkıları eşliğinde gerçekleştirilmektedir.

Kazan Tatarları, “Biz Tukaylı halktır” demeyi seviyor, fakat Tukay’a sahip çıkılması gerektiğinde, Tukay üzerinde kirli Rus oyunları oynandığında kimse sesini çıkarmıyor. Bana mısın deyen yok. Abdullah Tukay, anısına böyle bir gece düzenlenmesi kesinlikle istemezdi. Kemikleri sızlamıştır Tukay’ın. Yaşananlar son derece üzücü olmakla beraber düşündürücüdür. Bizi affet Tukay, seni koruyamadık! Aslına bakıldığında Tukay kimsenin kullanamayacağı, kimsenin dokunamayacağı kadar büyük ve uludur!

Abdullah Tukay’ı Anma Gecesi’nden ayrılırken bir tek teselli vardı. O da konserin, Tukay sözlerinden bestelenen Tugan Tel (Ana Dilim) şarkısı ile kapanmasıydı. Tukay’ın bu şarkısı Kazan Tatarları arasında Tatar Milli Marşı olarak kabul edilmektedir. Şarkı çalınmaya başladığında salonda bulunan Tatarlar tek tek ayağa kalkmaya başladı. Katılımcılar arasında bulunan Türk kardeşlerimiz önce bize şaşkın şaşkın baktılar, daha sonra onlar da ayağa kalktı. Böylece Tugan Tel şarkısı hep beraber okundu ve bittiğinde de dakikalarca ayakta alkışlandı. Açıkça söylemek gerekirse Rus Büyükelçisinin Tugan Tel şarkısı okunurken yüz ifadesini görmek isterdim. Anlaşılan o ki, bunu dikkate almamışlardı, Tugan Tel – Rus İvanovskiy ve şakşakçılarının yüzüne vurulan Türk-Tatar tokadıydı!
              

 

 

Ana Dilim

 

Ey ana dilim, ey güzel dil, anamın, babamın dili!
Senin sayendedir, dünyada öğrendim her şeyi,

Bu dil ile evvela, annem ninni söylemiş,
Sonraları, geceler boyu ninem masal anlatmış.

Ey ana dilim! Her zaman yardımınla senin,
Küçüklükten beri hissederim sevincimi, kaderimi.

Ey ana dilim! Seninleydi ettiğim ilk duam:
Affet demiştim, beni, annemi ve babamı Tanrı’m.

Roza Kurban
27.05.2011

Комментарий язарга


*