1
Eğer sevmek, kucaklamak demekse, kollar yoruluncaya kadar,
Öpmekse şapır şupur, dudak ve yanaklar şişinceye kadar,
Ömrümde hiç sevmedim, seveceğim demedim hiç de,
Sevginin mânâsı, bence pek yüce, pek ince.
Beşerî aşkı tatmadım, hissetmedim asla;
Sevgi ideâldir, yâni en yüce maksattır.
Taptım, secde ettim ben sevgili cananın karşısında,
Ümit ettim, korktum, kızardım ve utandım da.
Benim için o, var olan tek, güçlü, heybetli sanemdi,
Ona olan şükrümü, dualarımı eriştiren şey, kalemimdi.
Sevgiden eridim, mum gibi, gönlümdeki güller,
Yanıp yere döküldü, havaya uçtu küller.
2
Araplar kabul etmeden evvel İslâm dinini,
İlâh yerine tapmışlar, ağaç, taş gibi putlara.
Sonra, Hak din gelmiş, bâtıl ortadan kalkmış,
Islâmiyet kaldırmış, Arapların gözündeki perdeyi.
Onlar geçmişte yaptıklarından dolayı Peygamber’den utanırlar,
"Nasıl da taptık puta?" diye, şaşırırlar.
3
Çıkıverdi fikrimin güneşi karanlıkların arkasından,
Olamam mânâsız hisler için feda artık ben.
Şükürler olsun, şimdi önümde nurlu bir hayat var,
O, söz konusu puta tapanlar, utansınlar.
Basit fikirler, yüz kızartıcı hisler, size binlerce lanet!
Yaşasın, doğru fikirler, esaslı akıl, binlerce yaşasın hizmet!
Çevirmen: Dr. Fatma Őzkan
(Чыганак/Источник: Abdullah Tukay’in şiirleri. — Çevirmen Dr. Fatma Őzkan. — Türk Kültürünü Araştirma Enstitüsü, 1994).