Hatif:
Neden şair, geçer her anı ağlayışla bütün zamanının?
Yedi kat gökler ateşli hüzünlerinle dolu senin.
Gökleri aştı, zemine sığmayan derdin;
Nedir bu devasız keder, nedendir bu istila?
Şair:
Zamanın değişmelerine ben her vakit kalkanım;
Gerçekten etrafa lav saçan alevli bir volkanım.
Çekerim ah, din-i mübinin gerilemesine ah ederim,
Başka milletlerin ilerlemesine vah vah ederim.
Hatif:
Nasıl geriler din, bu din ile cihan dolu;
İslam dini hak dindir, elbette haktır, şüphesiz âlâ.
Şair:
Din demekten muradım, bu dinin bütün mensuplarıdır;
Kapandıkça ahali, kapanır dinin her kapısı.
İbaret sandılar dini, şeyhlerden ve boyun eğmekten
Ve kafirlere tenezzül edip, zillet gözyaşları dökmekten.
Hatif:
Sana düşer mi ağlamak, dine hocalar baksın;
Doğru yolun mumunu liderler yaksın.
Şair:
Evet öyle, evet öyle! Fakat sızlıyor içim;
Cehennemi dünyada buldurdu insafımla vicdanım.
Hatif:
Yeter şair, bu feryadınla incitme melekleri:
öyle ki, herkes kendine neyin lâyık olduğunu bilmeli.
Saadetin ancak adı var, yok saadet;
Eşitliğe dikkat etmemek bizlerde âdet.
Eşitlik olmazsa yar, elbet yok olunur;
Eşitlik şart, eşitlik şart, eşitlik.
Evlilikte rağbet görür denklik;
Önemlidir ancak et pazarında semizlik,
Beni mazur görün baba: Ben almam,
Neme lazım, yamyam gibi kız almam.
Doğduğum günden beri düşünürdüm,
Kendim gibi bir kız ile olayım derdim:
Onu methederken derseniz, işinde usta!
Derim, olur mu yar bana, usta Rus da.
(1905)
Çevirmen: Dr. Fatma Őzkan
(Чыганак/Источник: Abdullah Tukay’in şiirleri. — Çevirmen Dr. Fatma Őzkan. — Türk Kültürünü Araştirma Enstitüsü, 1994).