Severim her zaman bütün arkadaşlarımı,
Onlara gösteririm gözümdeki yaşımı.
Anlatırım ona endişe ve sıkıntımı,
Söylerim tek tek yoğumu ve varımı.
O pek sevimli görünür gözüme,
Değer verir gibi herbir sözüme.
Gözlerimi alamam onun gözlerinden,
Işıklar saçmaktadır nurlu yüzünden.
Geldi bir ses, bilmem nereden,
"İnanma, dünyada kimseye, yalan!
Onun yalnız dış yüzünü görüyorsun,
Sevgi gösteriyor, önem veriyorsun.
Dışından şefkat gösterse de o,
İçinden neler geçirdiği meçhul.
Onun yüzünde gördüğün nura,
Sen mânâ ver başka türlü.
Saf gönülle sen, ona inandın,
İçini döktün ona, rahatladın.
Iyi niyetli gönlünü açtın,
Etrafa hep nurlar saçtın.
Yüzünde gördüğün nur arkadaşının
Nurudur, saf gönlünün ve gözyaşının.
Kara yüzlü, kara gönüllüuuml;dür o,
Sevgi ve şahsiyet yoktur onda!…"
O zaman ben, büsbütün şaşırdım,
Sesin geldiği tarafa dönüp baktım:
"Ses, duyuyorum seni, kimin sesisin?
Meleğin sesi mi, yoksa şeytanın mı?"
Ses şöyle dedi: "Meraklanma,
Benim adım; acı, yaşlı tecrübedir".
(1910)
Çevirmen: Dr. Fatma Őzkan
(Чыганак/Источник: Abdullah Tukay’in şiirleri. — Çevirmen Dr. Fatma Őzkan. — Türk Kültürünü Araştirma Enstitüsü, 1994).