Bayram geldi, para gerek, kasa bomboş,
Yazarlar, yazdıkları için, isterler para;
“Yayıncı titrer, kafesteki kurt gibi,
Odanın içinde ileri geri yürür durur.
Teknisyenler, mürettipler var orada,
Sıkıştırırlar kimisi orada, kimisi burada,
Patronu "para ver, para ver" diye;
Tannan kimseyi yakma bu ateşle.
Kimi der; "Ben yarın çizme alacağım"
Kimi der; "Patron ben ayakkabı alacağım"
"Veriver patron bugün" der, öteki de,
Araf e günü köyüme gideceğim.
Patronun sıkıntıdan gözleri parlar,
Yorulur, işten çıkar, şaşırıp kalır,
Kızarır, köpürür öfkeden,
Dudakları titrer, donup kalır;
Ey memur, hesap çıkar der, Şalkanov’a,
Mansurov’a, Zeynullin’e, Talkanov’a;
Yaz: Petersburg, nasıl… Balkanov’a.
Yazar, patron, herbirisine, alacak yok.
Bülsaydım, ödenmeden kalacak yok;
Bayram için beş on kuruş veriniz, efendim!
Evde bir tutam çay, bir parça şeker yok.
Patronun kulağında sesler çınlar durur,
Memurlar haklarını isterler;
Çaresiz, yayıncı kaçar, bucak bucak,
Çalışanlar onu takip ederler adım adım…
Bayram geldi, herkes sevinçli, neşeli,
Tertemiz pırıl pırıl yeni elbiseli;
Ya bu tarafta ne yaparlar şimdi?
Yanıldı patron, tahta atlara bindi…
Ya çalışanlar? Malûm hepsi fakir hâlde,
Zavallı, hakir, acınacak hâlde;
Bayram onların nesine? Acı, sâdece,
Buna hem ağla, hem de gül?
Sana, dostum, şudur sözüm: Tatar’a satma matbuat,
Lokanta aç Tatar’a, satıp dur her türlü meşrubat.
Çevirmen: Dr. Fatma Őzkan
(Чыганак/Источник: Abdullah Tukay’in şiirleri. — Çevirmen Dr. Fatma Őzkan. — Türk Kültürünü Araştirma Enstitüsü, 1994).