Ederim bazen bütün insanlardan nefret,
Bu nefretten doğar gönlümde hasret.
Dolar göğsüm gizli bir acı ve zehirle,
Zehir dolar ruh ile tene.
Sevip de aldanan birisi gibi,
Gönül saçar zehrini yarah yılan gibi.
Kütün insanlara, yüryüzüne, göğe, yıldıza
Kaşlar gönül, delirmiş gibi hücuma.
Ümitsizlik, huysuzluk vesveseler,
Zayıf varlığımı parçalayıp doğrarlar.
Kesip yaşamaktan ümidimi,
Derim: "Ah! Herşey bitti, herşey bitti!"
Derim: "Dünyada sevgiye yer yok,
Ve olmaz, olmamıştır evvelce de!"
İşte o zaman araya girdi aklım,
Emretti araştırmayı işin aslını.
Bak, dedi, sen dünyaya dikkat et,
Tamamiyle orada sönmedi muhabbet.
Bak, arayıp bulacaksın cihandan,
Bütünüyle yok olmamış kutsiyet ondan.
Bütün nebilerin beşiği dünyadır,
Bütün velilerin mezarı dünyadır!
Ancak, bu sözlere gönlüm hiç inanmıyor,
Nefret ve yalnızlık beni terk etmiyor.
Yine de hiç ikna olamam,
Huysuz gönlüm birşey hissedemez.
Nasılsa bulunur dünyada birisi,
Dolu gönlü muhabbet hissiyle.
Mücessem bir kişilik o, cana yakın,
Onu takdis etmek ister insan.
Onunla etsem sohbet, söyleşsem,
Saklamadan bütün kalbimi açsam.
Geçer yarası ruhumun,
Değmiş gibi elleri Mesih’in.
Sözleri ağzından dökülür güller gibi,
Nefesi kokar, sabah rüzgârı gibi.
Değse kıyafeti yanlışlıkla tenime,
Dolar sonsuz sevinç ruhuma.
Ruhum huzur bulur bu hâlden,
Sevmişçesine kanatlı bir meleği.
O zaman, gözyaşları dökerim,
Hîle ve vesveselerden kurtulurum.
İter gönlüm, böyle şeytanî şeyleri,
İter, "bütün dünyaya rahmet verir" gibi.
(1910)
Çevirmen: Dr. Fatma Őzkan
(Чыганак/Источник: Abdullah Tukay’in şiirleri. — Çevirmen Dr. Fatma Őzkan. — Türk Kültürünü Araştirma Enstitüsü, 1994).