Sabah dünya canlanır,
Doğu tarafı allanır,
Güneş doğar, ışıkları
Düşer yeryüzüne toplanır.
Aydınlanır şehir, sokaklar,
Kırlar, yakındaki ormanlar;
Dağlar, bağlar, bahçeler
Nura gark olurlar.
Kalktı halk, uyandı,
Gürültü şamata var her yamaçta;
Öbek öbek süzülmekte
Gökyüzüne çevik kuşlar da.
Duman gibi yerden
Yükselir buharlar:
Hangi vakit bu vakit,
Bilir misin, ey kardeş!
Bu vakitle her evde
Kaynar semaver hemen;
Çaydanlıkla demlenmekte
Çay, markası "Karavan"!
Eve hoş kokular yayılır,
Herkesin gönlü açılır;
Hangi şirketin çayı bu?
"Karavan"dır, "Karavan!"
Öğleyin şehirde
Mulad gürültü ve telaş;
Canlılık var her yerde,
Hareket, koşuşturma, kıpırdanış.
Can almakta herkes,
Ardından kovan varmışçasına;
Herkes birlikle burada,
Zengin, fakir, işli, işsiz.
Sürer hayat durmadan,
Sanırsın şiddetli soğuk var;
Böyle de olsa yine,
Meşhur marka "Karavan".
Çayı hatırladıkça,
Halk işini bırakır;
Tatlı tatlı söyleşip,
Çay içmeğe başlar.
Akşam. Azıcık sâkinleşir
Çağlayıp duran bu şehir;
Yorgun düşüp yönelir,
Herkes dinlenmeğe.
Güneş batıya kayar;
Tatlı, hoş kokulu hava
Gönülleri hoş eder,
Olur canlara deva.
Kaplar yeryüzünü de,
Sarmağa başlar buhar;
Bu sırada dinlenirken,
Içerler "Karavan" çayı.
Çayı içip, dinlenir,
Solukla nır yorulanlar.
Herbiri kendisini
Mihnetten kurtarırlar.
Gece, Ay gökten bakıyor,
Yıldızlar parlıyor;
Işıldatıp şehri,
Ay ışığı altınlanıyor.
(1908)
Çevirmen: Dr. Fatma Őzkan
(Чыганак/Источник: Abdullah Tukay’in şiirleri. — Çevirmen Dr. Fatma Őzkan. — Türk Kültürünü Araştirma Enstitüsü, 1994).