Çukur yere su toplanır, orada kazlar yıkanır;
Onüç yaşındaki kıza sataşsan, haccın sevabı yok olur.
Japonlar top atmazlar; dumanı etrafa yayılmaz;
İftiradır, inanmayınız: "Sabah" sabun satmaz.
İş yapacaksan sipariş al, fayda yoktur müteahhitlikte;
Din ilimlerine dalan Apanayev Bedrettin’dir.
Ak İdil’in öte yakasında atlar vardır kıyısında;
"Çekiç"sabun kemirip ağlar, "Yeşin"in vurduğu çağında.
Sarı yağlık ortasında, tereyağının tortusu,
Bizim "Şimşek" çakar artık, geçti kışın yarısı.
Bir şeyh efendiyi besledim, tavuk, hindi yedirerek;
Özlediğimde onu, göbeğine bakarım, ot yığınına benzeterek.
Sak ile Suk, kıyamet gününde birbirine kavuşur;
Beş eskici, üç fahişe, tiyatroyu lekeler.
Kestane yetişti artık, şekerleme yenilir;
Tiyatroyu boyamak yetmez, konser vermek gerekir.
Mümin isen, gerçek mümin ol, namazını bırakma;
Bayramda dükkan kapatmamak için, dışardan işçi tutma.
Altın yüzük parmakta, dönmektedir, durmadan;
Uncu Hacı’nin nasıl biri olduğunu anlatayım tenhada.
Çizgili desenlisi güzeldir çarşafın,
Bütün Kazan imamları, ajanıdır Varşova’nin.
Dolunayda doğuver, aydan nurlu oluver;
Gençler yüzünü kızartsın, kararıver, ölüver.
Arslan ile kaplan, yaratılmış, aynı kandan;
Bizim Musa, hiç durmaz; yanlış bulmak ister Kur’andan.
(1909)
Çevirmen: Dr. Fatma Őzkan
(Чыганак/Источник: Abdullah Tukay’in şiirleri. — Çevirmen Dr. Fatma Őzkan. — Türk Kültürünü Araştirma Enstitüsü, 1994).