ТАТ РУС ENG

Abdullah Tukay Matbaa ile ugraşan bir zengine

Oldu kunduz, aslı değişti, sanıyordum,
Bilemedim, hazret, domuzmuşsun sen hâlâ!
Matbaayı alınca, sent yüce biri bildim,
Nerede yücelik sende, boş bir insanmışsın sen hâlâ!
Doğru yolu buldu, iyi yola girdi, derken,
Allah’ın lûtfuyla insanlıktan uzakmışsın sen hâlâ!
İlmin yayıcısı oldu, düzeldi diyordum,
Ne yazık ki, kötü insanın biriymişsin sen hâlâ!
Cömert bir zengindir, tamamlar herşeyi, dedim,
Cimrilik ve mağrurluk ediyorsun sen hâlâ!
Gönlü zengindir, yardım edecektir millete, diyordum,
Eskisi gibi Nemrut, Samiri, Firavun’muşsun sen meğer!
"Milletin derdini bilirim" diyor, yalan söylüyorsun,
Faydasız, yine de sen haram yiyicinin birisin!
Dur hele, birgün gelir öğretir elbet mezar,
O dar yerde milyonların kurtaramaz seni, ezer.
Böyle bir milletle niçin oynadın?
Herhalde milleti sen kendin gibi hissiz sandın.
Dur hele, önünde, mahşer de, hapishane de var,
Allah’ın kahrı var, yanacak miden, orada ateş de var!
Orada hâkimler altına hiç aldanmazlar,
Orada avukat da yoktur, parayla kandırılan.
El ayağı kuruyasıca, namusumuzu çiğnedin,
Karanlığınla güneşimizi kapladın.
Sen sönersin ancak, bu güneş sönmez,
Mukaddestir o, zâlimin emrine boyun eğmez.
Bırak çabuk, kirletme matbaayı, git! Durma git!
Ey saman üzerinde yatan, havlayan it!

(1907)

Çevirmen: Dr. Fatma Őzkan

(Чыганак/Источник: Abdullah Tukay’in şiirleri. — Çevirmen Dr. Fatma Őzkan. — Türk Kültürünü Araştirma Enstitüsü, 1994).


Комментарий язарга


*