Başka hayvanlar gibi, şu dünyada çoktur sığır:
Var akı, vardır karası, ama var mı mavi sığır?
Malûm ya, sığır hiç o renkte olur mu?
Hiçbir yerde yoksa da, bizim orada var.
Vardır bizim köyde yaşlanıp tükenen bir nine,
Yalnız yaşar, evinde yoktur erkeği.
Yaşlı kadının beraber ömür sürdüğü sevimli kedisi,
Oydu kadıncağızın tek arkadaşı ve sırdaşı.
Bir oğlu var, başka yere çalışmaya gitmiş,
Geri dönmez köye, ne yaz, ne güz ne de kış.
Aç açık değildi ninecik, yalnız olsa da,
Mektup yazar oğlu, gönderir para az da olsa.
Günlerden birgün mektup yazar ninenin oğlu,
Mektupla beraber otuz som akça gönderir.
Parayı alınca nine, gitmiş nedense, Etne’ye,
Nedendir bilinmez, vurmak için pencereye.
Çaldım, vurdum, açıldı,
Paralar saçıldı;
Çıktı köpek havlamağa,
Kızı çıktı, görmeğe;
Köpeği aldım bıçağa,
Kızını aldım kucağa.
Yok, bu ufak satırları yazarak oynadığımı sanma,
Etne kelimesini yazınca, şarkı söylemek geldi içimden.
Eskidir bu tekerleme, çocukluğumda çok söylerdim,
Gönül defterimde saklanmış tekerlemem.
Tek başıma oturduğum zaman, bu defteri karıştırdım,
Gözüme çarptı, bir köşede unutulmasın diye onu yazdım.
Vallahi, canım gibi bilirim eskilerin şiirlerini,
Göğsümde saklarım, sanki peygamber tırnağını.
Benim hikâyem nerede kaldı, neden onu kenara attım?
Zararı yok, böyle yazdığım anlarda ben öksürürüm.
Çevirmen: Dr. Fatma Őzkan
(Чыганак/Источник: Abdullah Tukay’in şiirleri. — Çevirmen Dr. Fatma Őzkan. — Türk Kültürünü Araştirma Enstitüsü, 1994).