Türkiye’de, bir dilenci, parazit olmuş Mustafa,
Dönünce buraya, milletin başına belâ, fitne olmuş Mustafa.
Yavaşça boynunu bükerek giden sarıklı bir keçiydi,
Buraya dönünce, semirip domuz olmuş Mustafa.
Huzurla, birlik içinde yaşayan şehir halkını,
Türlü düşmanlık tohumu saçarak, üçe, dörde bölmüş Mustafa.
O, çürümüş diliyle gazete çıkararak,
İyi insanlara beş yıl boyunca köpek gibi havlamış Mustafa.
Tutunsa da bir zamanlar, baş olup yalanlarla,
Uyuz köpek gibi kenara itilmiş Mustafa.
Ateşle gökten kovulan bir uğursuz şeytan gibi,
Sürülse de meclisten, dine sığınmış Mustafa.
Aç buzağı gibi, Kur’an’ı öpüp, yeminler ederek,
Çoğu zaman, dayak ve yumruklardan kurtulmuş Mustafa.
Dinin fayda vermediği ânda, parası da kalmayınca,
Zenginlerin ayakkabısına ökçe ve taban olmuş Mustafa.
Olduğu hâlde, tek başlı, câhil bir eşek,
At olup arabamıza koşulmuş Mustafa.
Yol bularak, arabamızla kendisine,
Ihtiyâcı olan ahırına, nihayet girmiş, Mustafa.
Hileyle getirmiş buraya, saf bir İstanbul kızını,
Şehveti uğruna kötü hâle düşürmüş onu, Mustafa.
Kız çocuklarını okutmak arzusuyla gelince buraya,
Daha gelir gelmez, ırzına dokunmuş, Mustafa.
Böylece, hayvanlığının, şehvetinin perdesini,
Bütün okuyan kızların yoluna karşı çekmiş Mustafa.
Nasıl sayayım, kusurlarını onun? Ben değilim muhâsibi!
Suçlulukta milyarder olarak tanınır, Mustafa.
(1912)
Çevirmen: Dr. Fatma Őzkan
(Чыганак/Источник: Abdullah Tukay’in şiirleri. — Çevirmen Dr. Fatma Őzkan. — Türk Kültürünü Araştirma Enstitüsü, 1994).