Başından beri bildiğim hâlde insanın,
Dıştan iyi görünüp, kötü olduğunu içinin,
Nasıl da bulamadım iyi yolu,
Uzatarak melunlara, Allah’sızlara eli?
Neden aldandım yalan gülüşlere,
İkiyüzlülük ettim, özümdeki ululuğa?
Neden, aydınlığı seven hür kafa,
Münafıkların karanlığında oldu yarasa?
Neden, çekilmedim bir köşeye yalnız?
Niçin gökte parlar bir tane yıldız?
Öyle parlasaydım, ne olurdu, düşmeden yere,
Yaklaşmadan hiçbir kibirliye, sefile!
Parıldayarak öyle, uzun yıllar geçince,
Sönerdim, Tanrı’dan vâde yetince.
Esirim, kurtulamam, ebediyen artık,
Keyfim yok, her tarafım ışıksız, karanlık.
Riyakârlar çevirmiş dört tarafımı,
Göremem güneşimi ve ayımı.
Kırıldı hayâl ve ümidim;
Görünmez karanlıkta çünkü Kabe’m!
Hava yoktur, alamam hiç nefes de,
Sarmış pislik sağı, solu, aşağı, yukarıyı.
Zordur: gücün yetiyorsa kurtulursun,
Başaramazsan eğer, oracıkta boğulursun.
(1910)
Çevirmen: Dr. Fatma Őzkan
(Чыганак/Источник: Abdullah Tukay’in şiirleri. — Çevirmen Dr. Fatma Őzkan. — Türk Kültürünü Araştirma Enstitüsü, 1994).