Güneş der: "Ben aydınlatırım
Hiç batmam, hep parlatırım".
Yağmur der: "Hergün yağarım,
Yeryüzünü yıkarım, ıslatırım".
Güneş cevap verir: "Sen pek sulu
Yağarsın, çamurlaştırırsın tepeleri,
Suyun oluşturur orada burada bataklık
Senin tek bildiğin, etrafı kirletmek.
Su birikintisinden ekinler çürür,
Köylüler, yağmasa keşke, derler".
Yağmur cevap verir: "Sen sıcaklığınla,
Ekini yakıp kavurur, yok edersin".
Öfkelenir güneş bu söze, kızar,
Öfkeden sıcaklığı iyice artar.
Der: "Meyveleri olgunlaştırırım,
Işığımdan canlı cansız herşey faydalanır".
Yağmur: "Onları sen olgunlaştırırsın,
Ben de su verip yetiştiririm.
Eğer ben yağmazsam, bağlar kurur,
Kırlar, yeşillikler kavrulur".
Güneşle yağmur bir hayli bağırıştıktan,
Birbirlerini kötülemeğe çalıştıktan sonra,
Anlaştılar, barıştılar sonunda,
O günden sonra bir daha tartışmadılar.
Böylece bitti söz ve kavga,
Yapmağa başladılar sırayla iş.
Güneş dedi: "Isıtırım nöbetimde,
Sen de yağ rahmetinle, nöbetinde".
Güneş ile yağmur, bugüne kadar
Bozmadılar hiç bu ittifakı.
(1909)
Çevirmen: Dr. Fatma Őzkan
(Чыганак/Источник: Abdullah Tukay’in şiirleri. — Çevirmen Dr. Fatma Őzkan. — Türk Kültürünü Araştirma Enstitüsü, 1994).