Иҗат
Başından beri bildiğim hâlde insanın, Dıştan iyi görünüp, kötü olduğunu içinin, Nasıl da bulamadım iyi yolu, Uzatarak melunlara, Allah’sızlara eli? Neden aldandım yalan gülüşlere, İkiyüzlülük ettim, özümdeki ululuğa? Neden, aydınlığı seven hür kafa, Münafıkların karanlığında...
Bilmez hasta "deva" denilen kelimenin kadrini, Anlamaz sefil insan "izzet" kelimesinin kadrini, Bilmez hayvanlar "insanlık" kelimesinin kadrini, Zevksizler bilmez "şiiriyet" kelimesinin kadrini, Bilemez hikmetsiz insan "hikmet" kelimesinin kadrini, Taş kalpliler anlamaz "rikkat" kelimesinin kadrini, Ve...
Tende ruhum, çık, Tanrı’na yönel, git, dön geri! Gitti ruhların gıdası, döndü istibdat geri. Gülme sen de, bu alçak dünyaya sonsuza kadar, Ey güneş! Ebediyen çıkma, karar, bat tekrar. Bahardır diye başınızı kaldırmayın, güller, goncalar!...
Gönül arınır, bütün düşüncelerden, Dağılır fikirler, hallaç pamuğu gibi. Gönülde saklanan gizli hazine, Vakti gelince gider kendi yerine. Dökünce içimi, eder ruhum tatil, Edemem hiçbirini tahkik, ve tahlil. Bâzıları şimdi bana kızıyorlar, "Niye yazmıyorsun hiçbirşey",...
Severim her zaman bütün arkadaşlarımı, Onlara gösteririm gözümdeki yaşımı. Anlatırım ona endişe ve sıkıntımı, Söylerim tek tek yoğumu ve varımı. O pek sevimli görünür gözüme, Değer verir gibi herbir sözüme. Gözlerimi alamam onun gözlerinden, Işıklar...
(Maykov’dan muktebes) Şanslı bir insanım, çünkü hayat önümde hemen, Bütün canlılığı, bütün görünüşleri ile tastamam. Önümdeki mihnetin yerini gelecek alacak mı? Hayat aydınlanmakta, hareketlenip canlanmaktadır. Tan atsa, saçsa güneş ışıklar, öylesine canlanır, Aydınlanır, çağlar, uzaklarda...
Niçin, Bulakü’l-Hak’ta yoktur, sevgi ve merak? Herhalde, Bulak, gül ve reyhandan olduğu için uzak. Neden bu kadar menfur, Tatar yayınevi sahipleri? Bir kuruş harcasalar, paradan ayrıldık diye ağlarlar! Niçin korkar Tatar, dinî konular açılınca? Hepsi...
— Söyle arkadaş, neler duydun, bir haber yolla; Nerede, kimler, ne yapmışlar? Yok mu yeni bir haber? — Git işine arkadaş, yorma, işim var benim; Boş haberlerden bahsetmek için vaktim dar benim! — Söyle haydi,...
(Dördüncü bölüm) Ala karga, kara kuzgun, arsızlıkla karın doyurur; "Hindi" medrese yaptırınca, Reşit de Tokyo’da cami yaptırır. İki doru at oynuyor, boynu eğri büğrüdür; Afyon kâr etmeyince "Karga", yazıp oynuyor. Şakircan Kerim, onbeş türlü yaz#305;yı...
Kurtulmak istedin tatsız hayattan, Ömür denen, can yakıcı azaptan, Akıl bu dedin, kendi kendini öldürdün, Sükûnet arayarak mezara girdin. Ancak, ey kardeş, aldandın, Kendini ebediyen ateşe attın, Senin yalnızca suretin gitti cihandan, Yaşıyor ruhun veya...