Иҗат
Olmadın yarim ve olmazsın bilirim, eşim benim, Ama oldun gönlümü yakmak için petrolüm benim. Din, şeriat sende yok, yok yasak, yok buyruğun; Sen İdil’deki balıksın, yalnız gösterirsin kuyruğunu. Sen kanunlara riâyet etmezsin, hürsün; Dönersin, dolanırsın,...
Birkaç yıl sonra, oku bu şiiri, Anlarsın belki, bu hasretli şiiri. Düşünürsün: Şâirin nasıl sevdiğini, Nasıl yandığını, senin için can verdiğini. Heyhat şimdi şâir yok, dersin, Yok artık o nâdir insan, dersin. Yaşıyordu, şimdi ise...
Ninni ninni eder bu, Buhara’ya gider bu; Buhara’dan dönünce, Hoca olup, yetişir bu. Yeşil cüppe giyer bu, Beyaz sarik takar bu; Bey kızı gerek der, Zengin kızı ister bu. Nazlanmadan verirler, Dünürler gelirler: "Çok yaşasın...
(Bir Amerikan gazetesinden) Nasıl olmuş bilmem, birgünyer altı kuşu, fare, Sendelemiş de ambarda bir tas sütün içine düşmüş. Yüzmüş tasta ileri geri, hiç çıkamamış! Sütün içinde çırpınmış, tastan kurtulamamış. Yüzmüş durmadan, yorulmadan, hâline yürekler dayanmaz;...
Paylaş sen, seviyorsan beni, ilim ile irfanını; Ne biliyorsan, olsun ikimizin ortak malı. Hâlbuki sen, "istersen canımı vereyim" diyorsun; Canın neye yarar, canını ben ne yapayım? (1907) Çevirmen: Dr. Fatma Őzkan (Чыганак/Источник: Abdullah Tukay’in şiirleri....
Bahtiyar çocuk! Ona göre, dar beşik de geniştir! İki at bir kuruştur; deniz, avuç kadardır! Ancak, günün birinde, büyüyüp, delikanlı olduğunda, Görünecektir geniş dünya ona mezardan daha dar. (1907) Çevirmen: Dr. Fatma Őzkan (Чыганак/Источник: Abdullah...
(Puşkin’den) Kaldım demir kafes içinde, Kaygı, keder, dert içimde; Karanlık, izbe, nemli yerde Her zaman aynı renkte, tek şekilde. Çıkıverdi birgün yeni bir iş: Açık havada yetişmiş körpe karakuş. Pencereme gelip kondu, Kanlı pençesiyle tutundu....
Bir zamanlar kara gözlü, kara kaşlı Bir güzelle otururdum karşı karşıya; O kız nasıl da sohbet eder, Anlatmaya başlardı, gördüklerini, bildiklerini. Gözlerimi gözlerinden ayırmayınca, Her sözüne: "ya, öyle" deyince, Âşıkının onun sözlerini anladığını sanırdı, Yontulmuş...
(Kış düğünlerinde) Kapı bağı bir altın, Bizim ablamız bin altın; Isınayım dersen, bir altın Ver, enişte dışarısı pek serin. Pintilik edecek zaman değil, Ver enişte, cimrileşme; Para vermeden sokmayız, Bekle, sabırsızlık etme. Senin sevgilin de...
Şiir söylerim, durduğum yer dar bile olsa, Korkmam, sevgili milletim Tatar ne de olsa; Göğüs gerip karşı dururum, bana millet, Şimdi ok atıp, ateş edecek de olsa. Sağa sola sapmam, ileri atılırım, Yolda engel görsem,...