ТАТ РУС ENG

Abdullah Tukay Medreseden çıkan talebeler ne derler?


Çok yattık biz,
Medresede,
Anlamadık
Hiçbirşey de;
Silkinmedik,
Taş gibiyiz,
Kuvvetlice
Yel vursa da.

Çarşaf çektik.
Güneş bize
Işık saçıp
Gönderse de;
Karşı durduk,
Kovduk, bize
Aydınlıktan
Ne gelirse.

Yorgan örterek,
Uyuyup yattık,
Uyanmadık,
Tan atsa da;
Düşünmedik!
Bahtımızın
Güneşi sö­-
nüp batsa da.

Gamsiz yattik
Kirli yerde
Çürüyen tezek
Gibi çürüdük de;
Tiksinmedik
Bunlardan
Zamansız meza­-
ra girsek de.

Kuruyup bittik,
Sarardık biz,
Kuruyup bittik
Ağaçlar gibi;
Koklaytp necis şeyleri
Keyiflendik,
Hep kırka­-
yaklar gibi.

Ahlâk, vicdan,   
İnsafları
Sürüp çıkar­-
dık akıldan.
Bozulduk, o
Kadar  kötüyüz ve
Sapıttık biz
İblisten daha çok.

Aşsız susuz,
Soğuk, ışıksız,
Dar yerlerde
Yattık kokuşarak;
Bayramlarda,
Düş görünce
Yüzdük,
Buza basarak.

Torba dikip
Paltolardan
Zenginleri dolaşarak
Dilendik biz;
Sokak sokak
Koşturarak,
Kapılara
Dikildik biz.

Gördü millet
Bizi fakir,
Ağaçtan ve
Taştan da;
Avrupa’da
Aziziz ya,
Göz üstündeki kaştan da.

Utanç satsak,
da aç kaldık,
Gezen tozan
Kızlar gibi,
Bitlenerek yattık,
Açlıktan biz…

Okuduk mantık,
Olduk cellat,
Çiğneyip; sakız­-
ları çat çat;
Ne  un,
Ne de hamur
Olduk biz, piş­-
memiş ekmeğiz.

Tembellik mi?
Bulunur bizde;
Anlayışsızlık mı?
Bulunur bizde.
Olgun, kâmil,
Başarılı talebe
Binde birden
Azdır bizde.

Gençlik günlerini,
Cehalete,
Kurban ettik,
Çaldık biz;
Soğan sattık,
Burçak ektik,
Berber olduk:
Saç kestik biz.

Zenginler etti,
Armağan bize,
Sakat, aksak
Evde kalmış kızı;
Onlara kul
Olduk, allâme
Olunca, ge­-
ce gündüz.

Düşse bize
Yaşlı dullar,
Hanımlar eğer,
Eve girdik;
Günâha gir-
mesek de biz,
Cehenneme,
Ateşe girdik.

Ne horluklar,
Ne zilletler,
Görmedik ki
Bu milletten;
Görmeden ezdi
Zavallı bizi,
Gözündeki
Hastalıktan.

Horlamak değil
Tatarları
Bu sözlerden
Kastımız.
Kör olanlar,
Neylesinler:
Dünyada yok
Köre ceza.

Söz yok, kör
Tatarlara.
Sözümüz gören
Hazretlere:
Çıkarmazlar
Halkı neden
Daha yüksek
sıralara.

Vardır onlar­
da yalnız kursak,
Öyle büksek,
Böyle büksek.
Ah ne derin,
Obur kursak,
Doymaz kursak,
Dolmaz kursak.

İslah, dedik,
Gönül gerçi
İslah olmaya-­
cağını sezdi.
Kımıldamadık
Köşelerden.
Canlar çoktan
Beri bezdi.

Kiş! Kis! Efendiler
Biz gidiyoruz;
Sizden iyi­-
likler bekledik;
Beklemedik de­-
ğil, çok bekledik,
Gidiyoruz artık,
Artık gidiyoruz.

İleri, ileri!
İleri doğru,
İleri dostlar,
Atalım adım;
Şimdiye kadar
Cehalet bizi
Geri çekmiş
Ve aldatmış.

Haydi hal­-
ka  hizmete,
Hizmet için­-
de yüzmeğe;
Bu yolda her
türlü horluk-
­lara, zorluk­-
lara dayanmağa!

(1907)

Çevirmen: Dr. Fatma Őzkan

(Чыганак: Abdullah Tukay’in şiirleri. — Çevirmen Dr. Fatma Őzkan. — Türk Kültürünü Araştirma Enstitüsü, 1994).
(Источник: Abdullah Tukay’in şiirleri. — Çevirmen Dr. Fatma Őzkan. — Türk Kültürünü Araştirma Enstitüsü, 1994)

Г.Тукайның бу шигыре татарча: Мәдрәсәдән чыккан шәкертләр ни диләр,
 

Mädräsädän çıqqan şäkertlär ni dilär

Это стихотворение Г.Тукая в переводе на русский: Что рассказывают шакирды, покинувшие медресе (Перевод С.Ботвинника)

Что рассказывают шакирды, вышедшие из медресе (Перевод В.Думаевой-Валиевой)


 

Комментарий язарга


*