Тукай ТӨРЕКчә
Haydi Akbay, öğrenmelisin, arka ayakların üzerinde durmayı; Yatma yatma, dimdik dur, dik otur, güzel otur! — Niçin öfkeleniyorsun böyle, ben daha küçüğüm; Doğalı henüz iki y a da üç ay oldu. Hayır, gerekmez, öğrenmiyorum, oynamak...
Bakın ciddî ciddî işe girişmiş bizim Lâmiâ, Güzel bir gömlek dikmek istiyor bebeğine. "Gömleğim ne zaman bitecek?" diye bekler bebeği. Nasıl beklemesin, yeni gömlek lâzım, bayram geliyor. Kedi gizlice köşeye yatmiş, yumağa bakar, "Acaba hareket...
Bizim köpek, safa sürer, keyif çatar, Atılır, oynar, koşar, havlar; Bakar bana sevgi dolu gözleriyle, Sanki oynayalım der gibi, sanki güler. Bazen yatar, karnını doyurunca, Başını ön ayakları üzerine koyarak. Uyurken rahatsız eder onu sinekler;...
Orman boyunca sivrisinek uçuyordu, Ne yiyeceğini düşünüyordu. O sırada, kötülük etmek için bir serçe, Dolaşıyordu azık arayıp pır pır uçarak. Zavallı sivrisineğin ömrü sona erdi, Serçe hissettirmeden onu kaptı. Çünkü uzun zamandır pek açtı, Sivrisineği...
Fatma: Niçin ötmüyorsun, bülbül? Sen ötünce şen olur gönlüm. Kafesin güzel, yanındadır aşın. Neden boynunu büktün böyle mahzun? Bülbül: Ah, benim ötecek yerim ormandı, Orada sevdiğim herşey vardı. Burada nasıl neşeli olabilirim? Orada üç tane...
Bizim Ali’nin arası iyidir keçi ile, İşte keçi bakıyor pencereden. Ali ot ile ağırlar onu, Keçi teşekkür eder, sallayarak sakalını. (1910) Çevirmen: Dr. Fatma Őzkan (Чыганак/Источник: Abdullah Tukay’in şiirleri. — Çevirmen Dr. Fatma Őzkan. —...
Babam, annem, ben, ablam, ninem, dedem ve bir kedi, Bizim evde yedi kişiyiz; kedi evin yedinci kişisi. Beraber yer, içer, bizimle beraber uyur, Vazifesi de var: Evi kötü fareden korur. (1910) Çevirmen: Dr. Fatma Őzkan...
Geceleyin bahçede vardı, allı güllü bir kelebek, Konardı oraya buraya, uçardı oynayarak. Gördü kırda güzel bir şeyin parladığını, Işıl İşıl ışıldadığını, yıldız gibi kaydığını. Şüphe yoktur, kelebeğin güzel şeylere olan aşkına, Çarçabuk uçarak kondu güzel...
Çalıştı bu çocuk, zevk aldı tahsilden, Yükseldi makamı âferinlerle, tebriklerle. Ne kadar vazife verilirse yapar, çalışır o, Çocuklar arasında çalışkanlığıyla mümtazdır o. Çocuklukta mümtaz olunca bir insan, Takdirnameler alır büyüyünce de. (1910) Çevirmen: Dr. Fatma...
Bak şu avcıya, Kuş avlayıciya, Ne kadar zor iş: Yorulur, bitkin düşer. Koşar, vurur, Gece gündüz demeden; Alnından dökülür, Yağmur gibi ter. Uçuyor ördek, Çabuk ol, çabuk; Uzaklaşmadan, Ateş et, ateş et! Attı şak diye,...