Тукай ТӨРЕКчә
Seni korkutmasınlar, devle, cinle, periyle; Yalandır bütün bunlar, yaşamaz hiçbiri dünyada. Cin diye bahsederler, eskilerden kalmıştır o, Söylemesi hoş, neşeli, şairane bir yalandır o. Hortlak ve albastının olduğu sahralar, kırlar da yok; Devlerin yaşadığı ormanlar...
Korkmayınız kuşlar, görüp yanınızda beni, Ben dokunmam size, sâdece ötüşünüzü dinlerim. Şarkı söyleyiniz, Tanrı’nın size ilham ettiği gibi, Silâhım da yok yanımda, avlamam ben sizleri. Sakince ötünüz, size dokunmam, dokunmam ben, Hür olarak yaşamanın kıymetini...
Git artık sen aksakalh kiş! Bak, şu dağdan bu yana, Gelmektedir, o bahar adlı güzel kızın faytonu. Çabuk kaybol, ey kış baba, al, git yaşlı başını, Git, görürsen kaçarsın güller pâdişâhı baharı! Yoktur aslında o...
Kıra ak kardan Yorgan örtülmüş, Toprak bahara kadar, Uykuya dalmış. O durmadan uyur, Kış geçinceye, Güneyden kuşlar Dönünceye kadar. Bahar ayları, Nisanı, mayısları Pek güzel çizilmiş Atmış tanları. Ormanın çağıltısı Kuşların ötüşü, Göğün gürlemesi...
Himalaya dağının üzerinde altın beşik, Güneş uyur her gece oraya inip; Rüzgâr, gece boyunca uyuyanı korur, Sallar, her tarafını kaplayıp durur. Uykusundan nasıl uyandıysa güneş, Rüzgâr o ânda efil efil eser; Ese ese bütün dünyayı...
Dede, pekçok yaşamış, ihtiyardır, Ancak, henüz sarkmamıştır, güzel yüzü. Yüzü, alnı kırışmamış, dişleri pek sağlam, Gençler gibi saftır, doğrudur onun sözü. Artık o yetmiş yaşına bastı, Parlamakta kır sakalı, gümüş saçı. Zavallı Dede, bu dünyada...
İşte akşam. Koca köyün üzerine doğdu nurlu ay, Gümüşlendi bütün evler ve sahralar parlıyor. Köy ıssız; sabahtan akşama kadar çalışıp yorulan Halk uyuyor, derin, tatlı ve rahat uykuya dalmış. Havlamıyor sokakta köpekler, köy adetâ ölü,...
Ey anadilim, ey güzel dil, anamın, babamın dili! Senin sayendedir, dünyada öğrendiğim herşey, Bu dil ile evvelâ, annem ninni söylemiş, Sonraları, geceler boyu ninem masal anlatmış. Ey anadilim! Her zaman yardımınla senin, Küçüklükten beri hissederim...
İnsan ol, zengin çocuklarının içki artıklarını bekleyip, Altı yıllık diplomanı atarak ömür sürme. (1910) Çevirmen: Dr. Fatma Őzkan (Чыганак/Источник: Abdullah Tukay’in şiirleri. — Çevirmen Dr. Fatma Őzkan. — Türk Kültürünü Araştirma Enstitüsü, 1994).
Bak, nasıl ki, sabahleyin güneş cihanı aydınlatıyorsa; İzzetullin ortaya çıkınca da, gönüller aydınlanır. Her ikisine de Tanrı vermiş, en yüksek mertebeyi: Biri oynar gökyüzünde, diğeri ise, sahnede. (1909) Çevirmen: Dr. Fatma Őzkan (Чыганак/Источник: Abdullah Tukay’in...