Тукай ТӨРЕКчә
Paylaş sen, seviyorsan beni, ilim ile irfanını; Ne biliyorsan, olsun ikimizin ortak malı. Hâlbuki sen, "istersen canımı vereyim" diyorsun; Canın neye yarar, canını ben ne yapayım? (1907) Çevirmen: Dr. Fatma Őzkan (Чыганак/Источник: Abdullah Tukay’in şiirleri....
Bahtiyar çocuk! Ona göre, dar beşik de geniştir! İki at bir kuruştur; deniz, avuç kadardır! Ancak, günün birinde, büyüyüp, delikanlı olduğunda, Görünecektir geniş dünya ona mezardan daha dar. (1907) Çevirmen: Dr. Fatma Őzkan (Чыганак/Источник: Abdullah...
(Puşkin’den) Kaldım demir kafes içinde, Kaygı, keder, dert içimde; Karanlık, izbe, nemli yerde Her zaman aynı renkte, tek şekilde. Çıkıverdi birgün yeni bir iş: Açık havada yetişmiş körpe karakuş. Pencereme gelip kondu, Kanlı pençesiyle tutundu....
Bir zamanlar kara gözlü, kara kaşlı Bir güzelle otururdum karşı karşıya; O kız nasıl da sohbet eder, Anlatmaya başlardı, gördüklerini, bildiklerini. Gözlerimi gözlerinden ayırmayınca, Her sözüne: "ya, öyle" deyince, Âşıkının onun sözlerini anladığını sanırdı, Yontulmuş...
(Kış düğünlerinde) Kapı bağı bir altın, Bizim ablamız bin altın; Isınayım dersen, bir altın Ver, enişte dışarısı pek serin. Pintilik edecek zaman değil, Ver enişte, cimrileşme; Para vermeden sokmayız, Bekle, sabırsızlık etme. Senin sevgilin de...
Şiir söylerim, durduğum yer dar bile olsa, Korkmam, sevgili milletim Tatar ne de olsa; Göğüs gerip karşı dururum, bana millet, Şimdi ok atıp, ateş edecek de olsa. Sağa sola sapmam, ileri atılırım, Yolda engel görsem,...
Ey Tanri’m, yeryüzünden kaldır altını, al, Yakıcıdır, bu mukaddes yerden bu alevi al! Emret meleklere, cihanı temizlesinler, Bütün altınları toplayıp, cehenneme atsınlar. Sapsarı şeytandır onlar, orada yaksınlar, Bütün âsiler için onlardan alsınlar. İblisten, şeytanlardan dünya...
Nededir lezzet? Çünkü, yalan dünyada az, Leziz şeyler, nededir lezzet, nerede haz? Bir güzel kızın ince belini sarıp kucaklamakta mı? Veya çift at koşup fayton ile uçmakta mı? Sihirli bir şişeden abıhayat içmekte mi? Mest...
Oldu kunduz, aslı değişti, sanıyordum, Bilemedim, hazret, domuzmuşsun sen hâlâ! Matbaayı alınca, sent yüce biri bildim, Nerede yücelik sende, boş bir insanmışsın sen hâlâ! Doğru yolu buldu, iyi yola girdi, derken, Allah’ın lûtfuyla insanlıktan uzakmışsın...
Sadâkat yokmuş bizde. Olmasın, yalanımız vardır; Nifak sergisinde çok madalya alanlarımız vardır. Nezâkete riâyet yokmuş bizde. Ne iftiradır! Onun için her evde birer leğenimiz vardır. Hattâ bizde âlimler, aydınlar da yok, derler; Otuz yıl Buhara’da,...