Тукай – тәрҗемәдә
Hayat kadınının evini Tıklat penceresini Neden uyuyor hâlâ, Kalksın artık Fatma! Gece içtik içtik, Bir değil, altı kadeh, Nasıl uykudur bu Daha işin başında. Zeyni ile Şeyheltin Içeri girdi eşikten Kısa boylu Fatma Çıktı sanki...
Bilirim, çocuklar, sizin için şimdi okul sevimsizdir, Bu esaretten siz pek memnun değilsinizdir. Çocukluğumda sıkılmıştım ben de orada, Uçarak arardı fikrim hürriyeti orada burada. Zaman geçti. Âzât oldum. Dileğime kavuştum. Artık dev gibi büyüdüm, okulda...
Fatma görünce odasındaki resmi, "Bu kim?" diye sordu, kucaklayıp annesini. Annesi cevap verdi: "İlk oğlumdu o benim, Yasamıyor artık o. Ağabeyindi senin". — Anneceğim, anneciğim, ne yapar o nerede, söylesene? Görmek istiyorum, anneciğim onu bulsana!...
(İtalya-Türkiye savaşı münâsebetiyle) Dost oldular, arslan ile birgün kaplan, Fikir birliğine vararak yaptılar her işi. O sırada, nereden bilinmez, çıkageldi bir kedi, Karşıladılar onu, "haydi bize katıl, ittifaka gir" diye. Sözde anlaşsalar da, herbiri ayrı...
(İdil Seyahatimin Hâtırası) Zengin, aç halkı göz göre göre alaya alır, Ödeyince parasını, elbette vapur zenginin atı olur. Kenarda durunca, yoksul halka kafasını bile çevirmez. Koşar oraya sık sık, nerede varsa zengin sayfiyesi. Bu çirkinliği...
Artık dini bırakıyorlar, Ramazanda oruç tutmuyorlar, Utanmadan Allah’tan, Nasıl bayram ediyorlar? Hepsi kaçlı oruçtan, Sabah akşam takva etmekten, Dindar zenginlerin, Haddi aştı fesadı. Biz şeytanların eli kolu bağlı, Ömür sürdük bu ayda, İrâde bağını çözmeğe,...
Hoş olmayan sözler söyler, bazı akıllılar, hanımlara: Sâdece bir sene hoştur der, takvim ve hanımlar bize. (1911) Çevirmen: Dr. Fatma Őzkan (Чыганак/Источник: Abdullah Tukay’in şiirleri. — Çevirmen Dr. Fatma Őzkan. — Türk Kültürünü Araştirma Enstitüsü,...
(Balmut’tan tercüme edildi) Kim yarattı? Kim çıkardı ey günâh kelimesi seni? Manasızsın, hazmedemez saf akıllar seni! Gereksiz bir kelimesin, sen kabahatsin, suçsun; Bize bir gemsin, bil ki sen hayata düşmansın. insan azıcık durup düşünse, hür...
(Beşinci Bölüm) Mekerce’ye giderler, hanımların kocaları; O zaman başlar, hanımların gezme günleri. Çiğnemeyiniz ey hanımlar, Bakır Baba bahçesini; "Metres"teki kötü gözden Tanrı korusun. Yeni Biste kızları para sıkıntısı çekerken; Zengin hanımları gider, Botanik Bahçesine. "Kuşmıy...
Ne olurdu doğum denilen Sırat’tan geçmeseydim! Ömrün bu acı şarabını içmeseydim! Dönüyor ama, geçmiyor, bitmiyor ömür de, Bahar geliyor, ateşler saçarak, sen kışlasan da. Yoruldum artık, nerede son durağım? Atılıyorum, bir yerine üç adım atıyorum....