Тукай – тәрҗемәдә
Bir neşe var bütün dünyada, bir güzellik var bugün. Nedendir bu? Biliyorum: Bayram bugün, bayram bugün! Bir mukaddes his ile herkes hayran bugün; Çalıyor sazım bayram şarkısını: Bayram bugün! Artırıyor, görüyorum güneş, alışılmış ışıklarını: O...
(Krilov’dan) Karnı çok acıkınca, tilki dost bir bahçeye girdi, Orada olgunlaşıp yetişen üzüm salkımlarını gördü. Üzümler güneşin altında ışıldamaktaydı lal ve yakut gibi, Onları görünce hîlekâr tilkinin gözleri parladı ateş gibi. Üzümleri yemek için uzandı,...
Toprak yeşermez, çiçek açılmaz, düşmezse yağmur damlası, Nasıl yazsın şiiri şâir, olmazsa ilhâmcısı. Bir güzelden hangi şâir, söyleyiniz, ruh almadı? Bayron mu, Lermontov mu, Puşkin mi, hangisi? İşe yaramaz bir et parçasından ibarettir yürek, Parça...
(Seyit Remi’den değiştirilerek yazıldı) Bizi adam eder uyku, İnsanı ilerletir uyku, Ulaştırır göklere kadar uyku, Uyku, uyku, uyku. Doğru yolu gösterendir uyku, Yüzümüzü ak edendir uyku, Bizi bağ edendir uyku, Uyku, uyku, uyku. Doğru, dürüst...
Bilir misiniz, o aydınlar, marifet, hikmet satar; Kol düğmesi alırlar on kuruşa, beş kuruşa ak yaka. Güzel sekiştir bu, güzeldir hem mendili dansın; O ayaklar, sana söyleyeyim, "trallala trallala!" Bir taraftan, bir gazeteyi kaplamış onun...
Bulutlandı gökyüzü, şimşek çaktı, gök gürledi kuvvetlice, Kapalı, kasvetli hava, göz açtırmıyor fırtına. Neden sonra bulutlar dağıldı, açıldı hava, O zaman huzur ve mutluluk doldu gönle. Uzun sürer mi? Birazdan deniz üzerinde, Kara, uğursuz bulutlar...
Yakın dostum! Sana şudur tavsiyem: Sırrını söyleme başkalarına. İçinde neyin yandığını yalnız sen bil, Kendin kaygılan, kendin ağla, kendin gül. Açma yüreğindeki gizli hazineyi, Gereksizce sarf etme bir tek kelimeyi. İnsanlar ancak kendilerini severler, Bedbahtların...
Birinci Bölüm Cananım, saçın bir tutam, koşulan atı ürkütür; Bayazit, "Nur"gazetesini nasıl çıkarır? Yuvarlak toynak taylarda, güzel kızlar zenginlerde; "Ahbar"ı satın alan zenginler nerelerde gezerler? Tahtadan kutu yaptım, dar olacağını bilmedim; "Ahbar" zengin diye yıllık...
(Nasrettin Hoca’dan) Ey Tanrı’m kuluna evvelce hürmet vardı, Bir zamanlar sarıklının kıymeti vardı. Ne tarafa yönelsem, halk beni desteklerdi, Yeryüzü cennetti, zenginlik ve nîmet vardı. Soru soran yoktu, kargaya ak da desem, Ah, neydi o...
Pek güzel, bakın şu kızın gözüne, kaşına; Binlerce, milyonlarca aferin, resmi yapan ressama. Bu uzun saçı nasıl kaplamış bu güneş? Gör Tanrı’nın kudretini, bir göz at başına. Ey güneş! Çirkinliğinden utanırsın, bilirim, Eğer karşılaştırsan çehreni...