Иҗат
Dertli mesul tutulur mu, müptelâyım, neyleyim? Cismimle, canımla ben belâyım, neyleyim? Neyleyim, aslım, esâsım dertle kurulmuş, Ta ezelden, dertle, şevkle yaratılmışım, neyleyim? Tann aşkına şehâdet etseler, Kerbelâ’da, Ben şehidim, muhabbette, belâdayım, neyleyim? Neyleyim, sarmış benim...
Vardı bizde Safi adlı bir kişi, Pek yavaş, bîçâre, saf bir kişi. Deri satıp, yün alarak geçinirdi; Bütün işi bu idi, yoktu insan ile işi. Kavgası yok, dövüşü, dalaşması yok. Darılmaz, dayak atsa bile birisi....
Milletin fikirlerini tertip edenler sizsiniz, Çaresiz dertlere deva terkip edenler sizsiniz. Sizsiniz, yazıya, yazara gayret veren, Yazmaya teşvik eden, tergip edenler, sizsiniz. Sizsiniz bütün hayâtınızı millete tahsis eden, Gaflet yolundan bizi kurtaranlar, sizsiniz. Kendi güzelliğinden...
Nazîrsiz şâir oldun, aferin Puşkin Aleksandr, Benim de derdim, şevkim senin derdinle yeksandır. Senin şiirlerinle, bence, ağaç ve taş da raks etmiştir, Ağacı raks ettirmemek şâir olan insan için noksandır. Nasıl raks etmesin, şiiri güneş...
Milleti mahvedenin, şeyh olduğunu, bilmedim; O şeyhlerin millete düşman olduğunu bilmedim. Milleti ihdâm eden, îdâm eden onlar imiş.. Onları inkâr edenlerin şanlı olduğunu, bilmedim. Onları yok etmek için gönülden çalışanın, Milleti yükseltmeye çalışıyor olduğunu, bilmedim....
Canını feda eden bir dilenciyim, aşkına pervaneyim; Gel güzel, göster yüzünü, yanayım, gel, yanayım. Ey Allah ‘im, akıl ver ki, hapse mahpus olmayayım; Bu kızın aşkıyla ben, dîvâneyim, dîvâneyim. Ey güzel, gel karşıma, gül, tebessüm...
Yazınız fikrinizi, fikri fikre bağlayınız, Fikr ederek hâlimizi, "Fikr"e yazıp ağlayınız. Fikrinize yol veririz, dere ederiz, "Fikr"e biz, "Mecmûâ-yı efkâr" adını vermiş idik "Fikr"e biz. Fikrinizi sığdırır, geniş meydanlara "Fikrnimiz, Millete, her fikre, tefekküre açık...
Şiire ettim çok heves, kalbim ile, canımla ben, Çünki ayrıldım, canımla, cananımla ben. O güzel aşkınla şiir söylemeyi hâlisen, Dost edindim kendime, ağlayan kalbimle ben. Oldu yâr ağyara yâr, hem oldu kalbim tarumar. İşte, yazdım...
Bahar geldi, karlar erimeğe başladı, Paltolularpaltolarını bıraktılar, Çıplaklar, serbestçe gezmeğe başladılar, Elbisesizlere güzel günler geldi şimdi. Donar kızakların altı, mola verirler, Yoldan takır tukur, arabalar geçer, Spor arabalar, bisikletler, kupa arabaları, Renklendirir sokakları birer birer...
Ey "Oklar" muhabirleri, esirgemeyiniz okları, İsraf etmeyiniz okları, atarak vara yoğa. Tavsiyemiz şudur size: Patron ile şakalaşmayınız. Gerekli yere ok attığınızda, patrona acımayınız. Atıcıya emrimiz: Oklarını esirgemesin! Atılana ikâzımız: Yüreği sızlamasın. (1906) Çevirmen: Dr. Fatma...