Тукай ТӨРЕКчә
1 Rusların bayramı geçip gitti. Hava soğuk, Kulaklarda, burunlarda uğuldar rüzgâr. Ilık, sobasız dükkânlarda satıcılar, Mallarını satarlar, soğuktan ellerini oğuşturarak. Zenginler, giymişler laştıan kürkü, tilki kürkü, Kendi fikirler ince Samanpazarı kürkü. Uzanmış eller, çıplaklık,...
Affet beni, bağışla, Tanrı’m benim. Pek sıktır huysuzlanarak ağlayışlarım; Bazen de yaramazlık ederek, Hiç yoktan bir ânda kötüleyişlerim. Affet Tanrı’m, babamı, annemi, Büyükannemi, ablalarımı, dedemi, ninemi. Huzurunda inci gibi gözyaşı dökerek, diliyorum, Kabul et Tanrı’m,...
Bizde imamların kuyruk olduğu zaman, Kuyruk sözünün, bize buyruk olduğu zaman, Falan söylemiş eskiler, filan söylemiş o, diye, Câhil mollanın emir verdiği zaman. Çıktı sonunda, bizde de bir kâmil insan, İyi anlayıp, takdir eden, mükemmel...
(Maykov’dan) Evvel zamanda vardı bir zengin insan, Çok yerdi, şişerdi karnı, dağ gibi. Issız sokaktan geçtiği zaman, Bir serçe geldi, uçarak. Serçe, evet serçe! İşle uçtu. Cıvıltılarla kondu, zenginin şapkasına, Cik çık ederek başındaki kürküne....
Devletin de olsa, büyük ormanı, çamı, kayını var; Devletindir gerçi ama, içeyim derse, rakısı var. Ne kadar şükretse de azdır köylü: Sonsuzdur ihsânı, îmânı ve vergisi. (1912) Çevirmen: Dr. Fatma Őzkan (Чыганак/Источник: Abdullah Tukay’in şiirleri....
Paldır küldür gitmezdim, Rüzgârın sesini duymasaydim. Hislenip mani söylemezdim, Milletimi sevmeseydim. Keyfi kaçan Rus, "ıhh!.." dese, Keyfi kaçan polis, "ah, tu, pis köyylü!" dese. Keyfi kaçan ihtilâlci, "ah, kötü casssssus!" dese, Ağır silâhlı...
Çamurda, yağmurdan sonra, çocuklar koşuşur, Bağırırlar: "Yere altın düşüyor! Altın düşüyor!" — Gürültü etmeyin, çocuklar! Biz toplarız hepsini; Doldururuz çarçabuk ambara, altınları. Hep toplarız, yol boyunca, şiirim mahsûl şarkısıyla dolu, Bütün ambarlar hoş kokulu mahsûllerle...
Din artık eski, yıkılmaya yüz tutmuş çürük duvar, Parmağınla dokunsan azıcık, hemen çöker. Bilirsiniz ki, ağaçlar da kurumağa başlar; Bülbül yerine, yuva yapınca başında kargalar! Niçin ağa, mescitte, boşuna dudağını kımıldatır? "Fısıltı"sından komşusu, onun duâ...
Ey Kazan şehri, durursun dağda büyük şamdan gibi, Câmilerin, kiliselerin, her tarafın görünür mum gibi. Sen, etrafım çevreleyen her kasabaya nur saçarsın; Pek sevimli görünürsün, herkese yol gösterirsin. Işık alır, her taraf: Çistopol, Spas, Tetiş,...
1 Hangi zamanda, hangi dilde olursa olsun Kazan, Hatırdan çıkmaz hiç oradaki gölümüz, Kaban. Bu şehri, bu gölü şiirleştirmiş, milletin dili, Bu hayranlık, eski şöhretinden midir? Bu şehir, bayağı bir şehir, altın, gümüş, cevher...